| |||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||
mekke medine canlıfacebook sayfasımız |
Mest ve Mesh Hükümleri04 Ekim 2011, 12:17 A.KARUL Ömer Nasuhi Bilmen'in MEST VE MESH HÜKÜMLERİ Mestler Üzerine Mesh Verilmesi 151- Ayağa giyilen ve "Mest" adı verilen mest hükmündeki şeyler üzerine, abdest alınırken meshedilmesi caizdir. Bu, İslam dininin gösterdiği bir kolaylıktır. Bu meshden maksad, mestlerin üzerine ayakların uclarından başlayıp aşık kemiklerini aşmak üzeri inciklere doğru ıslak olan el parmaklarını sürmektir. 152- Ayaklara meshetmenin farz mikdarı, giyilen her iki mestin ön ve üst tarafından el parmaklarının en küçüğü itibarı ile üç parmaklık yerin meshedilmesidir. Bu kadarlık bir yerin meshedilmesi ile farz yerine getirilmiş olur. (Malikîlere göre, mestlerin bütünü üzerine mesh yapılması gerekir. Bu mikdarın azına mesh yeterli değildir. Hanbelîlere göre, mestlerin üstünün çoğuna meshedilmesi kafidir. Şafiîlerde ise, mestlerin üstüne bir parmak kadar mesh yapılması yeterlidir.) 153- Mestlerin altına mesh yapılmaz. Mestler üzerine mesh yapılırken ıslak olan el parmaklarının açık olması, meshin el parmakları ile yapılması, ayak parmaklarının ucundan başlayarak yukarıya doğru yapılması, sünnete uygun olan meshdir. Yoksa, mestin üzerine su dökmek, mesti sünger gibi bir şeyle ıslatmak, enine olarak mestin üzerine meshetmek veya meshe mestin goncundan başlamak yeter. Ancak böyle yapmak sünnete aykırıdır. 154- Ayakları topukları ile beraber örten çizmeler, potinler, kendileri ile üç mil kadar yürünebilecek kuvvetli ve kalın çoraplar, konçlu aba terlikler de mest hükmündedir. Bunların üzerine de mesh yapılabilir.
155- Bir meshin caiz olabilmesi için yedi şart gereklidir: 1) Mestler, abdest için ayaklar yıkandıktan sonra giyilmelidir. Bir özürden dolayı ayağa veya ayağın sargısına meshedilmesi de yıkama hükmündedir. Onun için böyle bir meshden sonra giyilen mestler üzerine mesh yapılabilir. 2) Mestler, topuklar dahil, ayakların her tarafını örtmüş olmalıdır. Topuklardan kısa olan mestler ve benzeri ayakkabılar üzerine mesh yapılmaz. 3) Ayağa giyilen mestler üzerine en az üç mil yol yürüyebilmelidir. Bir mil dinimizde dört bin arşındır. Bir arşın da yirmi dört parmaktır. 4) Giyilen mestlerin topuklarından aşağı kısımlarında, ayağın küçük parmağı ölçüsü ile, üç parmak delik, sökük ve yırtık bulunmamalıdır. Şu kadar var ki, böyle bir noksan, ayak parmaklarının uclarına rastlarsa, mikdara değil, sayıya bakılır: Üç parmak görünmedikçe, yırtık zarar vermez. Yine mestlerde üç parmak kadar sökük bulunduğu halde, mestlerin sağlamlığından dolayı yürürken bu sökük açılıp parmaklar gözükmezse, yine meshe engel olmaz. Bir mestte bulunan ayrı ayrı yırtıklar toplanır; fakat iki mestteki yırtıklar toplanmaz. Bunun için bir mestte iki ve diğer mestte bir veya iki parmak mikdarı yırtık bulunursa mesh yapmaya engel olmaz. (Malikîlere göre, bir ayağın en az üçte biri görülecek kadar bir mestte yırtık yoksa meshi bozmaz. Şafiî ve Hanbelî mezheblerine göre, ayakta yıkanması farz olan mikdar, mestlerdeki bir yırtıktan görülecek olsa, mesh bozulmuş olur. O yıkanması farz olan mikdar, çorap veya başka bir şeyle örtülmüş olsa bile hüküm değişmez.) 5) Mestler, bağsız olarak ayakta durabilecek kadar kalın olmalıdır. 6) Mestler, dışarıdan aldıkları suyu hemen içine çekerek ayağa ulaştıracak bir halde olmamalıdır. 7) Her ayağın ön tarafından en az küçük el parmağı kadar bir yer mevcut bulunmalıdır. Bu itibarla, bir veya iki ayağının ön tarafı bulunmayan kimse mestlerine mesh yapamaz. Ökçe taraflarının bulunması yeterli değildir. Çünkü bir ayağı yıkamakla diğerine mesh bir arada toplanamaz. Fakat bir ayağı tamamen mevcut bulunmayan kimse, diğer ayağına giydiği mest üzerine mesh yapabilir. Çünkü mesh ile yıkama bir arada toplanmamıştır.
156- Meshin müddeti, ikamet halinde olan (yolcu hükmünde bulunmayan) kimse için birgün bir gece, yani yirmi dört saattir. En az on sekiz saat (üç günlük) bir mesafeye gitmek üzere yola çıkan bir misafir (yolcu) için ise, üç gün (yetmiş iki saat) geçerlidir. Bu müddetin başlangıcı, mestler giyildikten sonra ilk abdestin bozulma zamanından itibarendir. Örnek verilirse, bir kimse abdestini tamamladıktan sonra o taharet üzerine mestlerini giyse de, beş saat sonra ondan abdesti bozucu bir hal meydana gelse, bu beşinci saatten itibaren meshin müddeti mukim için yirmi dört saat ve misafir için yetmiş iki saat devam eder. Mestleri giyiş zamanına bakılmaz. 157- İkamet halinde iken yolculuğa çıkan kimse, misafirin müddeti üzere hareket eder, o zamanı doldurur. Aksine olarak misafir olan kimse, bir gün ve bir gece (yirmi dört saat) meshettikten sonra mukim olsa, mesh müddeti bitmiş olur. Artık ayaklarını yıkaması gerekir. 158- Mestlerine mesh yaparak abdestli bulunan kimse, mestlerini ayaklarından çıkannca, yalnız ayaklarını yıkaması gerekir, abdestini tamamen tazelemesi gerekmez. Ayaklarını yıkamak suretiyle abdest alıp mestlerini giymiş olan bir kimse, daha bu abdesti bozulmadan herhangi bir sebeble mestlerini ayaklarından çıkarsa, abdesti bozulmuş olmayacağı için ayaklarını tekrar yıkaması gerekmez. (Malikîlere göre, mest için bir zaman yoktur. Guslü gerektiren bir durum olmadıkça, mestler üzerine daima mesh yapılabilir. Ancak cuma namazını kılacak kimseler için, her cuma günü mestlerini çıkarıp ayaklarını yıkamaları mendubdur. Şafiî ve Hanbelîlere göre, mubah (haram işleme niyeti bulunmayan) bir seferdeki yolcu için mesh müddeti üç gün, üç gece (yetmiş iki saat)'dir. Günah işlemek için yola çıkıldığı takdirde bu müddet yirmi dört saattir.
159- Kırılan veya yarası bulunan bir uzvu (organı) yıkamak zarar verince, kırık üzerindeki tahtaya veya yara üzerindeki sargıya, hem abdest ve hem de gusül için bir kez meshedilir. Bu mesh de zarar verirse, terk edilir. 160- Elde, tırnakta ve diğer uzuvlarda bulunan herhangi bir yara üzerine konulmuş sakız, pamuk gibi şeylerin veya ilaçların üzerine de zaruret halinde bir kere mesh yapılır. Bunlara sıcak su zarar vermiyorsa, mesh yeterli olmaz, yıkamak gerekir. Yapılacak meshin bütün sargıyı kaplaması gerekmez; çoğunluğunu meshetmek kafi gelir. 161- Sargıyı çözmek zarar veriyorsa, özürlü yerin etrafını sargı altından yıkamak gerekmez. Bunlardan açık bulunan yerleri meshetmek yeterlidir. 162- Böyle bir sargı üzerine yapılan mesh için belli bir müddet yoktur. Özür devam ettiği müddetçe sargı üzerine mesh yapılır. Bu sargının taharet hali üzere (abdestli olarak) sarılmış olması da şart değildir. 163- Bir sargı üzerine mesh yapıldıktan sonra sargı değiştirilirse, tekrar mesh gerekmez. Yine bir sargıya mesh yapıldıktan sonra, onun üzerine başka bir sargı daha sarılmış olsa, yeniden bir mesh daha yapılmaz. Henüz özür kalkmadan sargı açılsa, mesh bozulmuş olmaz. 164- Bir özürden dolayı iki ayaktan biri üzerine mesh yapılınca, diğerini yıkamak gerekir. Çünkü bu mesh de yıkamak hükmündedir. 165- Özür tamamen kalkınca, mesh bozulmuş olur, artık sargı üzerine mesh yapılmaz. Yerinin yıkanması gerekir.
166- Abdesti bozan her şey meshi de bozar. Onun için müddet henüz bitmemiş ise, yeniden alınacak abdestte mestlere veya sargılara da yeniden mesh verilir. Aşağıda yazılı hallerden dolayı da mesh bozulur: 1) Üzerine meshedilmiş olan mestin ayaktan çıkması veya çıkarılması. Bu durumda eğer abdest mevcut ise, yalnız ayakları yıkamak kafidir. Yeniden tam bir abdest almak gerekmez. Bir mestin goncuna kadar, ayağın çok kısmımın çıkmış olması da, tamamen çıkması hükmündedir. 2) Mesh müddetinin sona ermesi. Bu halde henüz abdest devam ediyorsa, yalnız ayakları yıkamak yeterlidir. Yeniden tam bir abdest almaya gerek yoktur. Bununla beraber mesh müddeti son bulsa bile ayakları çıkarıp yıkamanın soğuktan donmaya sebebiyet vereceğinden korkulursa, yine meshe devam edilir. Bu haber 3171 defa okunmustur.
|
E-BÜLTEN ÜYELİĞİ_SAAT_NAMAZ VAKİTLERİ |
|||||||||||||||||||||||
Bu sitenin içeriği titiz çalışmalar ile hazırlanmaktadır. Kaynak gösterilmesi şartı ile çoğaltılabilir. Altyapy: MyDesign Haber Sistemi |