| |||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||
mekke medine canlıfacebook sayfasımız |
Bir aşk hikayesi!03 Mayıs 2014, 09:56 Yusuf ailesinin tek çocuğuydu... Annesi babası Onu en iyi şekilde yetiştirmeye gayret ediyorlardı... İmam-Hatip öğrencisiydi Yusuf...
Birgün cesaretini toplayıp kıza açılmayı düşündü.. Arapça dersindelerdi.. Ders bitiminde Sevgi'ye duygularını açıklayacaktı Yusuf... Bir ara kitabının arasındaki bir kağıt gözüne ilişti... Bir hadis yazılıydı: "Aşkını gizleyip iffetini muhafaza ederek sabredenin günahlarını ALLAH affedip cennetine koyar.." [İbn Asakir] Nerden gelmişti ki bu kağıt.. Sanki biri Yusuf'un içini okumuştu.. Kafası karıştı... Hem arapça hem türkçe yazıyordu hadis.. Derinlere dalmıştı hadisi okuyunca.. Vazgeçti Sevgi'yle konuşmaktan... Ertesi gün.. Yine arapça dersinde Yusuf nefsiyle mücadele halinde.. Söylemeli içindekileri.. Yine bir kağıt ilişti gözüne.. Yine bir hadis: "Ümmetimin üstün olanları aşk belasına düşünce iffetini koruyanlardır.." [ Deylemi ] Artık anlamıştı.. Birisi yazıp koyuyordu.. Ama kim..? O sırada öğretmenle gözgöze geldi.. Öğretmen gülümsedi... Yusuf başını önüne eğdi.. Öğretmen koymuş olmalıydı.. Defalarca Yusuf'un Sevgi'ye baktığına şahit olmuştu çünkü.. Hem yazı da öğretmenin yazısıydı.. Utandı Yusuf ve vazgeçti Sevgi'ye açılmaktan... Bir hafta sonra... Sınıf bir dedikodu ile çalkalanıyor.. "Sevgi'nin birlikte okula geldiği çocuğu gördünüz mü? Ne yere bakan yürek yakanmış.. Sevgilisi varmış".. Yusuf beyninden vurulmuşa dönmüştü... Anladı ki Sevgi'den Ona yar olmayacaktı.. Hayalleri suya düşmüştü.. Sevgi'den vazgeçmeliydi... Ertesi gün kitabının arasındaki yine bir not buldu Yusuf.. Bu defa ayet yazılıydı... "Onu işittiğiniz zaman, erkek ve kadın mü'minlerin, kendi vicdanlarında iyi zanda bulunup da "Bu apaçık iftiradır" demeleri gerekmez miydi..?" [ Nur, 12 ] Yusuf'un beyninde şimşekler çakmıştı.. Ne demekti bu.. Sevgi geldi hemen aklına.. Ve dün konuşulanlar..! Okul çıkışı yine aynı erkek Sevgi'yi kapıda bekliyordu... Yusuf ise onları seyrediyordu.. Sevgi tam gence doğru ilerlerken, "Abi biraz bekler misin, kitabımı unuttum sınıfta.." Abi mi..? Demek ki sevgilisi zannettikleri çocuk Sevgi'nin abisiydi... Ayet yankılandı Yusuf'un kulaklarında... Suizan yapıp da işlediği günaha tövbe etti içinden... Sonraki günlerde Yusuf arasıra kitabının arasında hadis ve ayetler bulmuştu.. Öğretmenine minnettardı... Yanlışa düşmesini engelliyordu her defasında... Bir ay sonra... Sınıfta bir hüzün vardı, Babası Yusuf'u şehir dışında bir medreseye "Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır vardır.. ALLAH bilir siz bilemezsiniz.." [ Bakara / 216 ] Bu ayet kendine getirmişti Yusuf'u... Evet bunda da bir hayır vardı... Başını eğdi ve kimseye göstermediği gözyaşları içinde çıktı sınıftan... Şehirdışındaki yatılı medrese hayatı başlamıştı Yusuf'un... Hocaları ona ilk günden edebinden ve saygısından dolayı hayran kalmıştı.. Herkes Ona geleceğin büyük bir hocası gözüyle bakıyordu... Yusuf'un içi buruktu.. Sevgi'den ayrılmak zor geliyordu Ona... Ama dayanmalıydı.. RABB'inin bir bildiği vardı elbet... 5 yıl sonra... Hocası Yusuf'u yanına çağırmıştı.. -Yusuf! Sen şimdiye kadar gördüğüm en iyi talebemsin... Birkaç aya kadar aramızdan ayrılıp ilim hayatına atılacaksın.. Evlilik çağın geldi de geçiyor.. Bir abimizin kızı var.. Kur'an kursu hocalığı yapıyor.. Onu sana uygun gördük, ne dersin..? Yusuf Sevgi'den başka kimseyi düşünmemişti evlilik için.. Ama o çoktan evlenmişti belki de.. Hem hocalarına karşı boynu kıldan inceydi: -Siz nasıl uygun görürseniz efendim.. Anneme babama söyleyelim.. Anne babanın da rızası alınarak gidildi kız istemeye... Yusuf'un içi kan ağlıyordu.. Evleneceği kişiyi sevemezse Onun hakkına gireceğini düşünüyor ve kahroluyordu... Konuşma ve tanışma faslının ardından sıra kahve ikramına gelmişti... Odaya doğru güzeller güzeli bir kız geldi... Yusuf Sevgi'yi öylesine hayal etmişti ki, gelen kızı Sevgi gibi görüyordu... Hayır, hayır..! Hayal değildi bu.. Sevgi'ydi... -Bu nasıl bir tevafuk ALLAH'ım! dedi.. Demek Sevgi okulu bitirmiş, hoca olmuştu... Yerinde duramaz oldu Yusuf... Kendisine uzatılan kahveyi alırken elleri tir tir titriyordu.. Fincan tabağını kaldırınca küçük bir kağıt gördü altında.. Sevgi'nin gözüne baktı.. Sevgi ise hiç bakmadan "Al" dercesine başını salladı... "Birbirini sevenler için nikah kadar güzel şey görülmemiştir.." [ İbn Mace ] Yusuf şaşkınlık üstüne şaşkınlık yaşıyordu... Meğer o notları yazan Sevgi'ydi.. Yusuf fark etmesin diye hep arapça dersinde ve öğretmenin yazısını taklid ederek yazıyordu... Yusuf hadis'i tekrar okudu "birbirini sevenler" diyordu.. Demek ki Sevgi de Onu seviyordu... Ve yıllar sonra kavuşma zamanları gelmişti... Söz ve nişan'ın ardından düğün günü gelip çatmıştı.. Çok sade bir düğün programı hazırlamışlardı.. Yusuf heyecanından yerinde duramıyor, oradan oraya volta atıyordu.. "Evleniniz, çoğalınız.." [ Beyhaki ] Sevgi'nin bu sürprizleri Yusuf'u Ona daha çok bağlıyordu.. Ve tekrar tekrar aşık oluyordu Yusuf... Artık evlenmişlerdi.. Yusuf evin içinde kendisi için hazırlanmış ayet ve hadisleri bulmaya devam ediyordu.. Evlilikle, kadının kocası-erkeğin karısı üzerinde hakları ile, anne baba hakları ile ilgili ayet hadis yazıp bırakıyordu kenara köşeye.. 3 ay sonra.. Yusuf talebelerinin yanından gelmişti... Ceketini çıkardı, askıya asacakken bir hadis ilişti yine gözüne: "Evlat kokusu, cennet kokusudur.." [ Taberani ] Bu demek oluyordu ki baba olacaktı.. ALLAAAAH diye bağırdı birden... 1 ay sonra... Yusuf uyandığında başucunda bir not buldu yine... Bir hadis vardı: "Lezzetleri yok eden, ağız tadını bozan, ümitleri kıran ölümü çok anın.." [ İbni Hibban ] Neden yazmıştı ki bunu Sevgi..? Yusuf'un dünya zevkine daldığını mı düşünüyordu acaba.. Mutfakta kahvaltı hazırlayan eşinin yanına gitti... Başını eğdi Sevgi, üzgündü: -Bu gece rüyamda senin öldüğünü gördüm, ben de bu hadisi yazmak istedim.. -Merak etme, seni geç buldum hemen öyle bırakıp gitmem, dedi Yusuf.. Eşini teselli için kurmuştu o cümleyi.. İçi ürpermişti aslında.. Şaka yapıp ortamı yumuşatmak istedi... Bir hafta sonra... Sevgi kurstaydı.. Yusuf ise kitap okuyordu evde... Birden kalbine bir sancı girdi... Nefesi daraldı... Kalp krizi geçiriyordu Yusuf... Sevgi eve geldiğinde Yusuf'un cansız bedenini görünce düşüp bayıldı.. "Çocuğa güzel bir ad koymak, evladın baba üzerindeki hakkıdır.." [ Beyhaki ] Oğlum olursa Yusuf, kızım olursa Fatıma... Anlaşılan o ki, Yusuf ölümle ilgili hadis'i okuduktan sonra ölümün kendisine yakın olduğunu düşünerek bu hadis'i yazmış, kitabının arasına hazır etmişti... Artık Yusuf yoktu.. Sevgi anne babasının tüm ısrarlarına rağmen kayınvalidesi ve kayınbabasının yanında ayrılmadı.. Yusuf onların tek çocuğuydu... 6 ay sonra... Yusuf'un oğlu dünyaya geldi... Tıpkı Yusuf gibi pek güzeldi... Dedesi onu kucağına aldı... Ezanını okudu kulağına... Yaşlı gözlerle ve titrek bir sesle fısıldadı kulağına : Bu yazy 5701 defa okunmuştur.
|
E-BÜLTEN ÜYELİĞİ_SAAT_NAMAZ VAKİTLERİ |
|||||||||||||||||
Bu sitenin içeriği titiz çalışmalar ile hazırlanmaktadır. Kaynak gösterilmesi şartı ile çoğaltılabilir. Altyapy: MyDesign Haber Sistemi |