| ||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||
mekke medine canlıfacebook sayfasımız |
Sarık ve Sakalın Önemi29 Şubat 2012, 10:52 A.KARUL Mahmud Efendi Hazretlerinin sarık-sakal aşkı
Gönüller sultanı Mahmud Efendi Hazretleri irşad vazifesini eline aldığı günden beri gittiği her yerde, bulunduğu her mekanda erkeklerin sakal bırakması, bol giyinmesi, takke takması ve sarık sarması hususunda uyarıyor. Mesela kendinizi etrafınızda insanların toplandığı, size hizmet için yarıştığı bir Hocaefendi olarak düşün. Türkiye’nin bir ucu Kars’tan elinizi öpmeye gelen insanlar var. Biz ne yaparız? Aman bu misafirdir, aman şimdi hemen buna bir şey söylersek yanlış anlar, darılır, gücenir, kalbi kırılır. Aman hoş karşılayalım, aman memnun edelim ki bizim kapıya bağlansın… Birçoğumuz belki aklımızdan o an bunları geçiririz. Efendi Hazretlerimiz kulların değil Allah’ın rızasını gözettiği için belki bir daha göremeyecekmiş gibi hemen bir şeyler vermeye çalışır. Sakal, takke, cübbe, Kur’an eğitimi, ilim öğrenme vs. o an, o kişiye ne lazımsa izah eder ve mümkünse yapması için söz alarak bırakır. HACI BABA Yukarıda gördüğünüz gibi mekan önemli değil. Vereceği çok şey var O’nun, yeter ki alacak biri olsun. Efendi Hazretlerimiz, kendi tabiri ile Hacı babayla yolda karşılaşıyor ve oracıkta Emri bil Maruf farzını yerine getiriyor. Adamın ne düşüneceği önemli değil. Önemli olan tebliğ vazifesini yerine getirmek. Efendi Hazretleri gözlerinin iyi görmediği zamanlarda da elini öpenlerin yüzünü ve başını yoklar, sakalı yoksa sakal bırakmasını, başı açıksa takke takmasını ister. NEDEN BU KADAR ÜZERİNDE DURUYOR Bunu anlayabilmemiz için yakın tarihimize bir göz atmamız gerekiyor. Osmanlı’nın sonralarına doğru bu kisvelerde batı hayranlığının eseri görülmüş ise de Osmanlı’nın yıkılıp, Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle “kılık kıyafet devrimi” adı altında İslam kıyafetleri yok edilmeye çalışılmıştır. Yani ilk iş milletin giyimi, kuşamıdır. O halde şöyle bir soru sorulabilir: “Neden ilk iş olarak kılık-kıyafet değiştirildi?” Düşünün, bir devrim yapmışsınız. Kendinize göre amaç; devleti daha ileri götürmek ve geliştirmek ise bunun kıyafet ile ne alakası olabilir ki? Ama ne yapmışlar, ilk olarak milletin altındaki şalvarı, başındaki takkeyi, sarığı almışlar. Bu uğurda İskilipli Atıf gibi nice insanların canına da kasdetmiş ve idam etmişler. Hatta yeni çıkan bilgilere göre İskilip’li Atıf Hoca’yı asıp, cesedine şapka giydirmişler. 25 Kasım tarihlerinde Kayseri’de Şeyh Ahmet Efendi dört arkadaşının yönlendirmesi ile büyük bir yürüyüş yapıldı, 300 kişi tutuklandı. Şeyh Ahmet Efendi dört arkadaşı İstiklal mahkemesinde yargılanarak idama mahkûm edildi. 25 Kasım günü Sivas’ta duvarlara şapka aleyhine afiş ve bildiri asılması nedeniyle şehrin bütün muhtarları tutuklandı; suçsuzluğu anlaşılanlar beraat etti; ulemadan İmamzade Mehmet Necati Efendi ile Abdurrahman Efendi idama mahkûm edildi. Rize’de on gün kadar süren olaylar sonucu 143 kişi tutuklandı; içlerinden 8 kişi idama mahkûm edildi. Maraş’ta ise Camii-i Kebir etrafında toplanıp “Şapka İstemeyiz” diye bağıranlar tutuklandı, 5 kişi idama mahkûm oldu. İstanbul’da özellikle Fatih semtinde yaptıkları konuşmalarla halkı isyana teşvikle suçlanan çok sayıda kişi tutuklandı ve sanıklar Ankara’da yargılandı KIYAFET İÇİN İDAM VE HAPİS Hani yakın tarihle yüzleşmekten bahsediyorlar ya, tarihin bu kısmını ele alan birisi çıkar mı acaba? Devlet memurlarına şapka giyme zorunluluğu getiren bakanlar kurulu kararnamesinin çıktığı 2 Eylül 1925 günü çıkarılan din adamı dışındaki kişilerin cübbe ve sarık giymeleri yasaklanmıştı. Buna aykırı davranışlar, bir yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı[5]. 1934 yılında ise din adamlarının dini kıyafetlerini sadece ibadet yerlerine giymelerine dair bir yasa çıkarıldı. Hükümetin meclise sunduğu yasa önerisinin gerekçesi şöyleydi: UĞRUNDA CAN VERİLEN SÜNNET YÜRÜRKEN EMRİ MARUF YAPMAK Okullardaki başörtüsü yasağını ele alalım. Genç bayanların okuması veya örtünme şekli ayrı bir konudur ama sadece bir başörtüsüne bile tahammül edemiyorlar değil mi? Neden? Çünkü bu bir mesaj verir de yanında, arkasında oturan, kantinde karşısında olan başka öğrencileri de etkiler diye… ÇOK BÜYÜK İŞ Her defasında Cemaati gayrete getirerek “kimseden korkmayacaksınız, yani utanmayacaksınız”buyurmuşlardır. Cemaati ve müslümanları ikaz etmiş, İslami kimliğimize sahip çıkmamızı, bol giyinmeyi, cübbe, sarık, sakal gibi sünnetleri ihya etmeyi tavsiye etmiştir. ÖNEMİNİ KAFİRLER KADAR ANLAYAMADIK Bu kıyafetlere düşmanlık eden İslami bir kesim var ki onu hiç karıştırmayın. Kalp temiz olsun fitnesiyle bu kisveyi yok etmenin peşindeler. Sakal bırakan ve hafif çarşafa meyilli bir müslüman gördüler mi “bak bizde böyleyiz, ama daha iyi tebliğ yapıyoruz, hem önemli olan kalptir, bizden daha mı iyi müslümansın” gibi ifadelerle zihnini bulandırmaya çalışıyorlar. Kâfirlerin, din düşmanlarının ekmeğine yağ sürüyorlar. Belki de onların yapamadığını yapıyorlar. SİZ ONLARA ALDIRMAYIN Bu halinizle siz konuşmasanız da çok şey anlatıyorsunuz Elhamdülillah. Allahu Teala kalplerimizi hidayete erdirdikten sonra kaydırmasın, buldurduktan sonra kaybetirmesin. Yolumuzun, kisvemizin kıymetini bilmeyi nasip etsin. Bu haber 4645 defa okunmustur.
|
E-BÜLTEN ÜYELİĞİ_SAAT_NAMAZ VAKİTLERİ |
||||||||||||||||
Bu sitenin içeriği titiz çalışmalar ile hazırlanmaktadır. Kaynak gösterilmesi şartı ile çoğaltılabilir. Altyapy: MyDesign Haber Sistemi |