Vatan sevgisi, yüreğimizi sımsıcak saran en nezih sevgilerdendir. Dinimizde elbette yeri ve önemi belirtilmiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), hicret esnasında Mekke’den ayrılırken “Hezreve” denilen yerde devesini durdurdu. Doğduğu ve çocukluk yıllarından beri yaşadığı yer olan mukaddes belde Mekke’ye son kez hüzünle baktı ve şöyle buyurdu: “Vallahi sen Allah (c.c.)’ın yarattığı yerlerin en hayırlısı, Allah’ın katında en sevgili olanısın. Bana senden daha sevgili, daha güzel yurt yoktur. Çıkarılmaya zorlanmamış olsaydım, senden asla ayrılmaz, senden başka yerde yurt yuva tutmazdım.”
Uğrunda binlerce şehit verilmiş, içinde binlerce masum yaşayan vatanımız şüphesiz göz nurumuz, baş tacımızdır. Ve herkesin vatanı kendisi için aynı önemi taşır. Vatan edinilmiş bir toprağa düşman gözünün eğri bakması bile o vatanda yaşayan herkese savunma hakkı verir. Vatan için ölmek bir borç olur bazen.
Her milletin, uğrunda şehit vererek vatan edindiği toprakları koruması ve tehlike anında savunması en doğal hakkıdır. Toprağı vatan yapan sır da, toprağı savunma hakkı veren temel de budur. Şairin dediği gibi, “Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
İçinde çoluk, çocuk, genç, yaşlı, ihtiyar, kadın, erkek, hasta vs. binlerce masumun ve günahsızın barındığı vatan topraklarını düşman istilasından kurtarmak için çalışmak, bunun için askerlik eğitimi almak, bunun için nöbet beklemek, iç ve dış barışı korumak için çalışmakla beraber, gerekirse vatanını savunmak ve bunun için ölmek dini bir terbiyenin getirdiği üstün ahlaki faziletlerdendir. Dinimiz bundandır ki, bir Müslüman’ın vatanı için ölmesiyle, din için ve Allah için ölmesini bir saymıştır ve vatan için ölene şehitlik rütbesi vermiştir.
Gerektiğinde vatanı savunmayı Kur’an-ı Kerim’de Mevla Teala şöyle buyurmaktadır: “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınız dan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasakla maz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.”
Başka bir ayette de Mevla Teala şöyle buyurmaktadır: “Onlara karşı gücünüz yettiği kadar Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında Allah’ın bilip sizin bilmediklerinizi yıldırmak üzere kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Allah yolunda sarf ettiğiniz her şey size haksızlık yapılmadan, tamamen ödenecektir.”
Burada Kur’an, vatan savunması için o günün diliyle “besili at”tan ve “kuvvet”ten bahsetmekle, aslında daha sonra yine Allah’ın bir ikramı olan teknolojinin ürünü olarak elde edilen “tank”tan, “füze”den veya “bomba”dan haber verilmektedir.
kaynak : ismailaga.com.tr