Resulüllah (s.a.v.), çocukların sırları saklama ahlakı ile yetiştirilmelerine itina göstermiştir. Çünkü bu ahlak, çocuğun şimdiki ve gelecekteki olgunluğunu, ailenin selamet ve hareketini, toplumun muhafazasını ve yapısını oluşturur. Sır tutmayı alışkanlık haline getiren çocuğun iradesi güçlü olur. Böyle bir çocuk diline hâkim olur, zor zamanda dehşete düşmez, cesur ve dayanıklı olur. Bu karakter ve ahlak yapısıyla da toplum içinde itimat edilir.
Abdullah bin Cafer (r.a.) anlatıyor: Bir gün Resulüllah (s.a.v.) beni terkisine aldı. Bana sır olarak bir söz söyledi. Ben onu hiçbir kimseye söylemem. Resulüllah’ın (s.a.v.) def-i hacet için siper olarak kullanmayı en çok sevdiği şey hurmalık veya tümsek bir yer idi. Peygamberimizin (s.a.v.) hizmetine koşan Enes (r.a.), anasının yanına dönmekte gecikmişti. Bunun üzerine anası:
- “Niye geciktin?” diye sordu. Enes (r.a.):
- “Resulullah (s.a.v.) beni bir haceti için göndermişti” dedi. Anası:
- “Hacet neydi?” diye sordu. Enes (r.a.):
- “O bir sırdır” dedi. Bu cevap üzerine anlayışlı, zeki ve basiretli mümin kadın, çocuğa sır tutmasını öğretme konusunda analara bir ders vererek.
- “O halde Resulüllah (s.a.v.)’ın sırrını hiçbir kimseye söyleme!” dedi.