ANASAYFA KONU ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Facebook Twitter Sayfamız

       

facebook sayfasımız

97. mektup

97. mektup

Tarih 21 Mart 2013, 16:30 Editör Çınar Erdoğan

* Şeyh Derviş'e yazılmıştır

* İbâdetten maksadın yakîn'e ulaşmak olduğu



97. MEKTUP

 

  • ·         Şeyh Derviş'e yazılmıştır
  • ·         İbâdetten maksadın yakîn'e ulaşmak olduğu

 

                Allah Sübhânehû Peygamberlerin Efendisi (s.a.v.) hürmetine bizim gibi müflis kullarını iman hakikati ile şereflendirsin.

                İnsanın yaratılışındaki maksat, kendisine emredilen ibâdetleri yerine yetirmektir. İbâdetlerin edasından maksat da iman hakikati demek olan 'yakîn' i elde etmektir.

                Allahu Teâlâ'nın; "Sana yakîn gelinceye kadar Rabb'ine kulluk et." (Hicr, 99) âyetinde bu mânâya bir işâret olabilir. Çünkü âyette geçen "hattâ" kelimesi “gaye” için olabileceği gibi illet (sebep) bildirmek için de olabilir; yani "Sana ’yakîn' in gelmesi için Rabbine kulluk et".

                İbadetin edasından önce gelen iman, imanın sûretidir; yoksa ’yakîn’ diye tabir edilen hakikati değildir. Allah Sübhânehû şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler, iman ediniz!” (Nisa: 136) Bu ayet-i kerimenin manası; "Ey şeklen iman edenler, emredilen ibâdet vazifelerini yerine getirerek hakikaten iman ediniz." demektir.

                Fenâ ve beka devletlerini elde etmekten ibâret olan velâyetten maksat da ancak sözünü ettiğimiz bu 'yakîn’ dir. Eğer ‘fena fillah' ve ’bekâ billah' ile hulul ve mahal olmayı (Allah’ın kulun içine girmesini ve kulun da Allah'a mahal olmasını) çağrıştıran başka bir mânâ murad ederlerse bu ilhâdın ve zındıklığın ta kendisidir. Hâlin ağır basması esnasında böyle bir şey ortaya çıkarsa, bu en sonunda mutlaka aşılmalı ve bundan dolayı istiğfar etmelidir.

                Tabakât meşâyıhından olan İbrâhim b. Şeybân demiştir ki: ”Fena ve bekâ, Allah'ın birliğine hâlisâne inanmak ve ibâdette doğru yolu tutmak şartıyla kaimdir. Bunun dışındakiler ise safsata ve zındıklıktır.”

                O, bu sözünde gerçekten çok haklıdır ve bu söz onun istikâmetini gösterir. Çünkü ‘fenâ fillah', Hak Sübhânehû’nun râzı olduğu şeylerde kaybolmak demektir. Seyr-i fillah, seyr-i ilallah vb. durumları da bu şekilde anlamak gerekir.

                Bâkî merâmımız şudur ki; Şeyh Miyânullah Bahş ibâdet, takvâ ve faziletle donanmış bir zattır. Bir çok kişinin onunla irtibatı vardır. Herhangi bir şeye ihtiyaç duyarsa teveccüh göstermenizi umarız.

Selam, sizin ve hidayete tabi olanların üzerine olsun…

Bu haber 2390 defa okunmustur.

Mektubat-ı Rabbani

110. Mektup

* Şeyh Sadruddîn'e yazılmıştır * İnsanın yaratılışındaki maksadın sülûkü yerine getirmek ve Hak Teâl...

109. Mektup

* Hekîm Sadr'a yazılmıştır * Kalbin selâmeti ve masivayı unutmak
A.KARUL A.KARUL
NAMAZA BAŞLAMAK İSTİYORUM AMA ...? OKU
Meçhul Yazar Meçhul Yazar
Bir aşk hikayesi!
Taner ERDOĞAN Taner ERDOĞAN
Müstehcen NOTLAR - Kimi kandırıyoruz ?
Emrecan Er Emrecan Er
BENLİK DUYGUSU!

E-BÜLTEN ÜYELİĞİ

         

E-mail listemize adresinizi
ekleyin son eklenen 
konulardan haberdar  olun

_SAAT_

NAMAZ VAKİTLERİ

ANKET

Kuran-ı Kerim'i hangi sıklıkla okuyoruz?






Tüm Anketler

Bu sitenin içeriği titiz çalışmalar ile hazırlanmaktadır. Kaynak gösterilmesi şartı ile çoğaltılabilir.
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapy: MyDesign Haber Sistemi