ANASAYFA KONU ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Facebook Twitter Sayfamız

       

facebook sayfasımız

98. Mektup

98. Mektup

Tarih 21 Mart 2013, 16:31 Editör Çınar Erdoğan

* Şeyh Zekeriyya'nın oğlu Abdulkadir'e yazılmıştır

* Hadîs-i şeriflerin yumuşak huyluluğa teşvik ve öfkeyi terk etmek gerektiğini izah etmektedir

98. MEKTUP

 

  • ·         Şeyh Zekeriyya'nın oğlu Abdulkadir'e yazılmıştır
  • ·         Hadîs-i şeriflerin yumuşak huyluluğa teşvik ve öfkeyi terk etmek gerektiğini izah etmektedir

 

                Allah Sübhânehû’dan adalet merkezinde istikâmet dileriz.

                Efendimiz'den (s.a.v.) öğüt, vaaz ve nasîhat konusunda gelen hadîs-i şerifleri zikretmek istiyoruz: Allah Sübhânehû bu hadislerin gerektirdiği şekilde amel etmeyi kolaylaştırsın:

                Allah Resûlü (s.a.v.) buyurdu: “Allah yumuşaktır, yumuşaklığı sever ve öfkeye ve başka bir şeye vermediği ecri yumuşaklığa verir.” 1 Hadisin başka bir rivayetinde Efendimiz (s.a.v.), Hz. 'Âişe'ye (r.a.) şöyle demiştir: “Yumuşak huylu ve nazik ol; öfkeden ve çirkin şeyden şiddetle kaçın. Çünkü yumuşaklık nerede bulunursa orayı süsler ve yumuşaklık nerede bulunmaz ise orası lekelenir. “ 2

                Efendimiz (s.a.v.) yine buyurur:"Yumuşak huyluluktan mahrum olan hayırdan mahrum olur." 3 Yine şöyle buyurur: "Benim nazarımda en sevimli olanınız,, ahlâkı en güzel olanınızdır. " 4 Diğer bir hadis-i şerifte şöyle buyurur: "Yumuşak huyluluktan kendisine pay verilene dünya ve âhiretten payı verilmiş demektir. " 5

                Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur: "Haya imandandır, iman ise cennettedir. Kötü ve çirkin söz cefadır, cefa ise cehennemdedir." 6  Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

                "Allah çirkin ve kötü söze buğz eder." 7 Yine Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur: "Dikkat ediniz! Cehenneme girmesi harâm olan ve Cehennemin de onu yakması harâm olan kimseyi bildiriyorum. Bu kimse sade, hoş, sıcak kanlı ve kolaylık gösterendir. " 8

                Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

                "Müminler sakin ve yumuşak huyludurlar. Tıpkı burnuna yular takılmış deve gibi ki; bağlandığında boyun eğer, bir kaya üzerine ıhtırmak istense çöker. " 9 Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurur:  “Hırsını almaya gücü olduğu halde öfkesini zapteden kişiyi Allah Teâlâ kıyamet günü mahlûkâtın huzuruna çağırır ve dilediği hûriyi almada onu serbest bırakır.” 10

                Bir adam Peygamberimiz'e (s.a.v.) "Bana bir tavsiyede bulun Ey Allah ın Elçisi" dedi. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Öfkelenme!” Adam Efendimiz'den (s.a.v.) birkaç defa aynı istekte bulundu ve Resûlullah (s.a.v.) her defasında aynı karşılığı verdi: “Öfkelenme!” 11

                Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur: ''Dikkat ediniz! Size cennetlik olanları bildiriyorum: Onlar zayıf ve mazlum olanlardır ki; şayet Allah a yemin etseler gerçekleşir. Dikkat edin, size cehennem ehlini bildiriyorum: Onlar küstah ve kaba olup büyüklük taslayanlardır. " 12

                Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

                "Sizden biriniz ayaktayken öfkelenirse otursun. Öfkesi yine de yatışmazsa uzansın. " 13

                Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

                "Ödağacının 14 balı bozduğu gibi şüphesiz öfke de imam bozar. ” 15

                Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur: "Allah için tevazu göstereni Allah yüceltir. Böylece o kendi nefsinde küçük olduğu halde insanların gözünde büyük gözükür. Allah kibirlenip böbürlenenini ise, her ne kadar kendini büyük görse de insanların gözünde küçültür. O kadar ki insanların nezdinde o, bir köpekten ve bir domuzdan daha basit gözükür. " 16

                İmran oğlu Musa (a.s.) "Ey Rabb'im! Kullarının en izzetlisi kimdir?" diyerek münacaatta bulunduğunda, Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:"(Cezalandırmaya) gücü yettiği halde bağışlayandır." 17

                Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur: "Kim dilini korursa Allah onun avretini (utanacak şeylerini) örter. Kim öfkesini tutarsa, Allah da ondan kıyamet günü, azabını uzak tutar. Kim Allah'tan özür dilerse Allah onun özrünü kabul eder. ” 18

                Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Üzerinde kardeşinin namus ve benzeri haklarından bir hakkı olan bu gün, dinar ve dirhemin bulunmadığı yere gelmeden önce helallik alsın. Eğer yararlı bir ameli varsa zulmü oranında kendisinden alınır, zulme uğrayana verilir. Eğer hiçbir iyiliği yoksa zulmettiği kişinin seyyiatından (kötülüklerinden) alınır kendisine yüklenir.” 19

                Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur: "Biliyor musunuz müflis kimdir?”  Orada bulunanlar cevap verdiler:

-          Bizde müflis parası ve eşyası olmayana derler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

-                     Ümmetim içinde müflis olanlar şunlardır; kıyamet günü namazıyla, orucuyla ve zekatıyla gelir. Ancak dünyada iken felana sövmüş, filana iftira atmış, onun parasını yemiş, bunun kanını akıtmış, felanı dövmüştür. O kişinin hasenatı (sevapları) hak sahiplerine dağıtılır. Üzerindeki haklar bitmeden sevapları tükenirse onların hatalarından alınır kendisine yüklenir. Sonra da cehenneme atılır." 20

                Hz. Muâvîye'den (r.a.) rivayet edilir; Hz. Aişe'ye (r.a.) bir mektup yazarak “Bana bir mektup yazıp nasihatte bulun, ama uzun olmasın" dedi. Bunun üzerine Hz. Âişe (r.a.) şöyle yazdı:

                “Selam senin üzerine olsun. Bundan sonra şunu da belirteyim: Resulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini duydum: Kim insanların öfkeleneceği bir konuda Allah’ın rızasını ararsa, insanların eziyetine karşı Allah onu korur. Kim de Allah'ın kızacağı şeyde insanları memnun etmeye çalışırsa, Allah onun işini insanlara bırakır. Selamun Aleykum.” 21

                Şüphesiz Resûlullah (s.a.v.) doğruyu söylemiştir.

                Allah Subhânehû sizi ve bizi "Doğru Haberci" (s.a.v.) efendimizin haber verdiği ile amel etmeye muvaffak kılsın.

                Her ne kadar bu hadîs-i şerifleri tercüme etmeksizin yazmış olsam da 22 Şeyh Cîyû ya müracaat edilerek bunların mânâları anlaşılır. Bu hadîs-i şeriflerin gerektirdiği şekilde amel etmek için çalışmak ve gayret etmek gerekir.

                Dünya hayatı gerçekten çok kısadır ve âhiretin azabı son derece şiddetli ve daimîdir. O halde aklınızı ve fikrinizi kullanmanız ve dünyanın tadı olmayan çekiciliğine kanmamanız gerekir.

                Şayet izzet ve üstünlük dünyalıklar sebebiyle olsaydı, dünyadan oldukça bol faydalanan kâfirlerin herkesten daha izzetli ve daha üstün olması gerekirdi. Dünyanın zâhirine kanmak akılsızlıktır. Akıllı olan kişiye yaraşan, sayılı günleri iyi değerlendirmek, bu kolay fırsat içinde Allah Teâlâ’nın razı olduğu şeyleri elde etmek için çaba sarf etmek ve Allah Azze ve Celle'nin mahlûkâtına iyilik etmektir.

                Allah’ın emrini tazim etmek... ve mahlûkâta karşı müşfik olmak... Bu her iki durum da âhiret azabından kurtulmak için iki büyük asildir. "Doğru Haberci" (s.a.v.) Efendimiz'in haber verdiği her şey bu meseleye mutabıktır, şaka ve hezeyan değildir.

                Bu gaflet uykusu ve aldanma daha ne kadar sürecek?! Bunun sonu rezalet ve mahrumiyet değil midir?! Allah Sübhânehû buyuruyor:

                "Bizim sizi boş yere; bir oyun ve eğlence olarak yarattığımızı ve sizin bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sandınız?" (Müminun: ri5)

                Aslında gençliğinin baharında olman hasebiyle bu tür sözleri dinleyecek bir çağda olmadığını biliyorum. Dünyanın nimetlerinden faydalanmak kolaydır. Halk üzerinde yetkin ve otoriten var. Ancak sana karşı olan şefkatimiz bu sözlerin söylenmesine sebep oldu.

                Şu anda fırsat kaçmış sayılmaz. Tevbe etmek ve ders almak (inâbe) için hala vakit vardır. Bize düşen uyarmaktır.

                Evin içinde insan varsa, bir harf bile ona kafidir!

 

 

 

1              Buhârî, İstitâbe, 4, nr. 7927; Muslim, Birr, 23, nr. 2593; Ebû Dâvud, nr. 4807; İbnu Mâce, nr. 3688, Nesâî, nr. 7702; İbnu Hibbân, nr. 549.

2              Muslim, Birr, 23, nr. 2593, 2594; Ahmed, el-Müsned, nr. 25451; Et-Tayâlisî, 6/15; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, nr. 11064.

3              Muslim, Birr, 23, nr. 2592; Ebû Dâvud, nr. 4809; İbnu Mâce, nr. 3687; Ahmed, el-Müsned, nr. 19465; İbnu Hibbân, nr. 548; Tayâlısî, nr. 666; Taberânî, el-Kebîr, nr. 2449.

4                     Buhârî, Fedâil, 27, nr. 3759; Tirmizî (farklı lafızlarla rivâyeti), nr. 1975; Muslim, Fadâil, 16, nr. 2321; İbnu Hibbân, nr. 5557.

5              Tirmizî, nr. 2013; Ahmed, el-Müsned, nr. 28104; İbnu Ebî Şeybe, el-Musannef, nr. 25305; Humeydî, el-Müsned, nr. 393; Ebû Ya’lâ, el-Müsned, nr. 4513; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, nr. 8002; İbnu’l-Ca'd, el-Müsned, nr. 3452; Abd b. Humeyd, el-Müsned, nr. 214.

6                     Tirmizî, nr. 2016; İbnu Mâce, nr. 4184; Ahmed, el-Müsned, nr. 10519; İbnu Hibbân, nr. 608; Hâkim, el-Müstedrek, nr. 171,172; İbnu Ebî Şeybe, el-Musannef, nr. 25345, 30392; Taberânî, el-Evsat, nr. 5055; es-Sağîr, nr. 1091; el-Kebîr, nr. 409.

7              Ahmed, el-Miisned, nr. 6872; İbnu Hibbân, nr. 5694.

8              Ahmed, el-Müsned, nr. 3938; İbnu Hibbân, nr. 469, 470; Taberânî, el-Kebîr, nr. 10562; Taberânî, es-Sağîr, nr. 861; Beyhakî, Şu'abu’l-îmân, nr. 8124.

9              Deylemî, El-Firdevs, nr. 6583; eş-Şihâb, el-Müsned, nr. 139; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, nr. 8128, 8129; İbnu'l-Mubârak, ez-Zuhd, nr. 387.

10            Tirmizî, nr. 2021, 2493; Ebû Dâvud, nr. 4777; İbnu Mâce, nr. 4186; Ahmed, el-Müsned, nr. 15704;Taberânî, el-Evsat, nr. 6026, 9256; Ebû Ya'lâ, el-Müsned, nr. 1495; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, nr. 6149.

11            Buhârî, Edeb, 76, nr. 6116; Tirmizî, nr. 2020; Ahmed, el-Müsned, nr. 8729; Mâlik, el-Muvatta, nr. 1615; İbnu Hibbân, nr. 5690; Hâkim, el-Mustedrek, nr. 6578; İbnu Ebî Şeybe, el-Musannef, nr. 25380; Taberânî, el-Kebîr, nr. 2094.

12            Buhârî, Tefsîr, 1, nr. 4918; Muslim, Cennet, 14, nr. 2853; Tirmizî, nr. 2605; İbnu Mâce, nr. 4116; Ahmed, el-Müsned, nr. 18935; İbnu Hibbân, nr. 5679.

13            Ebû Dâvud, nr. 4782; Ahmed, el-Müsned, nr. 21386; İbnu Hibbân, nr. 5688; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, nr. 8283.

14            Ödağacı: (Sarısabır, Azvay, Aloe, Aloes) Zambakgiller familyasından olup 180 kadar türü bulunan ve tropikal bölgelerde yetişen bir bitkidir. Yaprakları kesildiğinde çok acı bir su çıkar. (Ayhan Yalçın, Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi, İstanbul 1986).

15            Taberânî, el-Kebîr, nr. 1007. (buradaki rivâyette «ödağacı» yerine, «sirke» geçer).

16            Ahmed, Müsned, nr. 309; İbnu Hibban, nr. 5678; İbnu Ebi Şeybe, nr. 34663; Ebu Ya'la, Müsned, nr. 182; Bezzar, Müsned, nr. 175.

17            İbnu Hibbân, nr. 6217; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, nr. 8327; Deylemî, el-Firdevs, nr. 3419.

18            Beyhakî, Şu'abu’l-îmân, nr. 8311; Ebû Ya'lâ, el-Müsned, nr. 4322; Ahmed, ez-Zuhd, nr. 47.

19            Buhârî, Zulm, 10, nr. 2449; Tirmizî, nr. 2419; ebû Dâvud, nr 3450; Ahmed, el-Müsned, nr.            10580; taberani, el-Evsat, nr.1683; Tayâlisî, nr. 2421; Ebû Ya’lâ, Müsned, nr. 6508; İbnu        Hibbân, nr. 7361.

20            Müslim, Birr, 15, nr. 2581; Tirmizî, nr. 2418; Ahmed, el-Müsned, nr. 8016; Beyhakî, el-Kübra, nr. 11283; İbnu Hibbân, nr. 4411; Taberânî, el-Evsat, nr. 2778.

21            Tirmizî, nr. 2414; Şihâb, el-Müsned, nr. 500.

22                   Bu mektupta geçen hadisler, Farsça asıl metinde de Arapça yazılmıştır.

Bu haber 3156 defa okunmustur.

Mektubat-ı Rabbani

110. Mektup

* Şeyh Sadruddîn'e yazılmıştır * İnsanın yaratılışındaki maksadın sülûkü yerine getirmek ve Hak Teâl...

109. Mektup

* Hekîm Sadr'a yazılmıştır * Kalbin selâmeti ve masivayı unutmak
A.KARUL A.KARUL
NAMAZA BAŞLAMAK İSTİYORUM AMA ...? OKU
Meçhul Yazar Meçhul Yazar
Bir aşk hikayesi!
Taner ERDOĞAN Taner ERDOĞAN
Müstehcen NOTLAR - Kimi kandırıyoruz ?
Emrecan Er Emrecan Er
BENLİK DUYGUSU!

E-BÜLTEN ÜYELİĞİ

         

E-mail listemize adresinizi
ekleyin son eklenen 
konulardan haberdar  olun

_SAAT_

NAMAZ VAKİTLERİ

ANKET

Kuran-ı Kerim'i hangi sıklıkla okuyoruz?






Tüm Anketler

Bu sitenin içeriği titiz çalışmalar ile hazırlanmaktadır. Kaynak gösterilmesi şartı ile çoğaltılabilir.
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapy: MyDesign Haber Sistemi